Karar Verme Süreçlerinde Bloch ve Richmond'ın Maneviyatçılık Görüşü

Bloch ve Richmond’a göre bireyler hayatın tümünü yaşantılarken manevi (ruhsal) olarak ta deneyimlemektedirler. Ruhsal ya da kişisel gelişimimizde hayatımızın içinde gelişmektedir ve bu yüzden kendimizi ve bütün canlıları anlamamızda, başkalarıyla etkin yollardan iletişim kurmamızda bu durum bizlere yardımcı olabilir. Böylece bireylerin yaşamlarındaki stres ve çatışmalar azaltılabilir, bireyler daha rahat olabilirler (Bloch ve Richmond, 2007). Burada Bloch ve Richmond’un kullandığı ifadeler çalışmamızın başında bahsettiğimiz karar verme süreçlerinin oluşmasında etkili olan stres ve çatışma ortamından bahsetmektedir. Karar verme süreçlerinin de burada oluşan eylem ve davranışlar olduğu ele alınmaktadır. Bloch ve Richmond 2007 yılında yayınlanan Ruh Çalışması adlı kitaplarında kariyer kararlarını ve yaşamlarını daha iyi anlamada kullanılabilecek 7 tema tanımlamaktadır. Bu temaların özellikle danışanın sorunlarını değerlendirmede birer rehber olarak kullanılabileceği üzerinde durmaktadırlar. Bu temaların tamamı birlikte uygulanabildiği gibi sadece bir veya birkaçı birden de kullanılabilir.

Değişim: Bloch ve Richmond’un ele aldıkları ilk tema değişimdir. Değişim hayatımızın pek çok noktasında bir sürecin sonucu veya bir şans sonucu önümüze çıkabilmektedir. Değişimler kimi zaman bir kaygı veya benzeri bir sebep sonucunda bireyin kendi iç dünyasında gelebilirler (mesleki doyumsuzluk, mesleki tükenmişlik vb.). Bunlar içsel değişim olarak adlandırılmaktadır. Kimi zamanda planlı veya plansız bir şekilde gerçekleşen dışsal olaylar bireyleri değişime itebilmektedir (ekonomik krizler vb.). Bunlar ise dışsal değişimler olarak adlandırılmaktadır. Bu iki değişim türü de içinde ciddi anlamda duygu ve hissi barındırmaktadır (Sharf, 2017).

Değişimler nereden kaynaklanırsa kaynaklansın Bloch ve Richmond’a göre değişime açık olursak daha önceden fark etmediğimiz fırsatlar önümüze çıkabilir. Bununla birlikte değişimlerin bazen fiziksel bozulmalar getirebileceği de unutulmamalıdır (mesleki hastalıklar sonucunda çalışma alanını değiştiren insanlar burada örnek olarak düşünülebilir).

Bloch ve Richmond’un bakış açısında değişimlerle başa çıkmanın en önemli çözümü bireyin kendisini tanıması, güçlü yönlerini bilmesi ve bunların üzerinde çalışması ile mümkün olacaktır. Tüm bireylerde güçlü yönler stres ve çatışmalar ile başa çıkmayı kolaylaştıracaktır. Ayrıca güçlü yönlerimizi geliştirdikçe oluşan değişimlerde bizlere daha farklı ufuklar açabilir.

Denge: Bloch ve Richmond’un çalışmalarında yer alan diğer bir tema olan dengedir. Bloch ve Richmond insanların hayatlarında bazen dengeyi kuramadıkları için karar vermekte zorluk yaşadıklarını düşünmektedir. Değişim temasında olduğu gibi burada da içsel, dışsal ve iç-dış dengesi olmak isimlendirebileceğimiz üç dengeden bahsedebiliriz.  İçsel dengeyi ilgiler, duygular, kişisel gelişim çabaları arasındaki denge olarak düşünebilir. Burada id - süper ego arasında yaşanan çatışmalar örnek olarak düşünülebilir. Dışsal denge ile ise yaşamsal rollerimiz üzerinde durulmaktadır. Özellikle insanların üstlendikleri ebeveyn, eş ve çocuk rolleri hayatın belli dönemlerin insanları zorlayabilmektedir (eşi ve annesi arasında kalan bir erkek gibi). Üçüncü olarak ta iç-dış dengesi olarak düşünebileceğimiz ilgi, yetenek ve duygularımız ile yaşam rollerimiz arasındaki dengeden bahsedebiliriz. İki ebeveyninde çalıştığı ailelerde oluşan roller (eş, ebeveyn, vatandaş, ev hanımı vb. ) ile bu bireylerin kendi ilgi ve gelişim alanları arasında oluşturulacak denge ele alınmaktadır.

Bloch ve Richmond’un denge konusunda danışanlarına bazı tavsiyeleri olmaktadır. Bunlardan bazıları zaman yönetimi, farklı görevlerin önemini tartmak, danışanların kendilerine verdikleri mesajları fark etmek ve değiştirmektir. Burada bireylerin psikolojik iyi oluş halleri yükseltilmek isteniyor ve sorunların yönetimi ile ilgili temel becerilerin danışanlara kazandırılması gerektiği üzerinde duruluyor.

Enerji: Bloch ve Richmond’un çalışmalarında denge ve değişime sebep olan şeyin enerji olduğunu belirtmektedir. Bu enerjinin bazen başkalarıyla birlikte olmaktan, bazen de tek başına olmakla oluşturulabileceğinden bahsetmekteler. Kişilerin çalışmayı sevdiklerinde çalışma enerjisini kendiliğinden oluşturacaklarını söylemekteler. Bu enerjiyi oluşturacak bireylerin en iyi şekilde işlerini yapacaklarından, kendilerini tamamen işe verebileceklerinden ve tam anlamıyla işten zevk alacaklarından bahsetmektedirler.

Bu enerji eksikliği bireylerin mesleki doyumunu azaltacak ve zamanla verimi düşürecektir. Danışmanlık süreçlerinde danışanın mesleğine karşı olan enerjisi belirlenmeli. Ayrıca hayatında enerji kaynağı olarak kullandığı noktalar tespit edilmeli. Danışanlarımız sürekli olarak bu durumun farkında olmayabilecekleri için farkındalık kazanmaları danışmanlık süreçlerinin amaçlarından birini oluşturacaktır.

Çevre: Bloch ve Richmond çalışmalarında bireylerin katılabileceği 3 tip çevreden bahsetmektedir. 

Arkadaşlık ve Dostluk Çevreleri: Birincil ve geniş aile ile yakın arkadaşları içermektedir.
Kültürel Çevreler: Komşular, sınıf ve çalışma arkadaşları, profesyonel ilgiler ile ilgili çıkarların paylaşıldığı çevreyi içermektedir.
Kozmik Çevre: doğal çevre, fakirlikten ölenler, evsizler vb.

Çalışmak, başka birinin çevresiyle etkileşime girmek anlamına gelmektedir. Bu durumda bireylerin farklı ihtiyaçlarının (kontrol etme, kontrol edilme, ait olma vb.) karşılanmasına yardımcı olmaktadır (Sharf, 2017). Yani kişisel özellikler ile çevre arasında bir etkileşim olmakta ve bu etkileşim sonucunda bazı çatışma ve fırsatlar oluşmaktadır. Bu durumda bireylerin karar verme süreçlerinde doğrudan etkili olmaktadır. Yani çevre ile iletişim sonucunda oluşan çatışma ya da fırsatlar bireylerin danışmanlık almalarını sağlayabilir. Burada danışmanın en büyük görevi bireyin özeline saygı duyarak bu çatışma ve fırsatların incelenmesini ve fark edilmesini sağlamaktır.

Yaşam Rolü (Calling): Yaşam rolü geleneksel olarak kullanıldığında dini bir uğraşa çağrılma olarak ele alınmaktadır (Fox, 2003). Bizim inceleyeceğim anlamında ise kişinin ideal mesleği, amaç duygusu taşıyan ve birinin yapması gereken iş (Hall ve Chandler, 2005), yaşam rolü (Dik ve Duffy, 2009), iş yaşamında anlam aramak (Steger, Pickering, Shin ve Dik, 2010), yol gösteren güç, bireyi benzersiz şekilde harekete geçiren güç, iyi oluş duygusu veren güç (Hunter, Dik ve Banning, 2010) gibi tanımlamalarına rastlanmaktadır.

Kariyer karar verme süreçleri üzerinde yapılan çalışmalar (Duffy ve Sedlacek, 2007, Hirschi, 2011) yaşam rolüne sahip olmanın kararlı olmak, kariyer seçimlerinde rahat olmak ve seçim sonucunda oluşan sorunlarda net olmak ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca Duffy, Dik ve Steger’in 2011 yılında yaptıkları çalışma sonucunda kendi işlerini yaşam rolü olarak görenlerin diğer bireylere oranla işlerine daha fazla bağlılık gösterdiğini tespit etmişlerdir. Ayrıca meslekler üzerinde yapılan bazı çalışmalarda ( Buskist, Benson ve Sikorski, 2005, Duffy, Manuel, Borges ve Bott, 2011, Dobrow, 2006) kişinin kendini mutlu hissettiği ve kendi hayatını anlamlandırdığı (yaşam rolünün bulduğunu düşündüğü) mesleklerde daha mutlu ve başarılı olduğunu ortaya koymuştur.

Yaşam rolü üzerinde diğer temalara göre daha fazla çalışma yer almaktadır. Yukarıdaki bilgiler ışığında (Duffy, Dik ve Steger’in çalışmasında görüldüğü üzere) yaşam rolüne sahip bireylerin mesleki doyumunun daha fazla olduğu söyleyebiliriz. Ayrıca Duffy, Sedlacek ve Hirschi’in çalışmaları sonucunda yaşam rolünü belirleyen bireylerin diğer bireylere oranla daha az kararsızlık yaşadıkları ve kariyer karar verme süreçlerinde daha az problemle yüzleştiklerini söyleyebiliriz. Nitekim meslekler üzerindeki çalışmalar da yaşam rolünü belirleyen bireylerin diğerlerine göre daha mutlu olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda danışmanlık sürecinde danışanların görevlerinden birisi de danışanların yaşam rolünü belirlemede onlara yardımcı olduğu sonucunda ulaşabiliriz. Bu sayede kariyer karar verme süreçleri hızlandırılmış ve daha etkili hale getirilmiş olacaktır.

 Uyum: Bireyin ilgi, yetenek ve değerleri ile hangi mesleğin eşleştiğinde uyumu yakalayabileceği üzerinde durmaktadır Bloch ve Richmond. Bunun içinde bireyin kendini tanıması oldukça önemli bir parametredir. Bu bireyin kendi dünyasına yolculuğu olarak ta düşünülebilir. Birey kendi iç dünyasına yönelik inceleme ve araştırma yaparken mesleğine yönelikte dışsal bir inceleme ve araştırma yapmalıdır. Bu sayede birey hem iç hem de dış dünyasında tam anlamıyla bir uyum yakalayabilecektir.

Danışmanlık süreci içerinde uyumu yakalayamayan danışanların karar verme süreçleri de uzayacaktır. Birey kendi iç sesi ile dışsal dünya arasında kalacaktır. Bunun için danışmanın hem kendisini hem de kariyer seçeneklerini tanımasında danışmana rehberlik edecek şekilde kendini yetiştirmesi gerekmektedir (Sharf, 2017).

Birlik: Bloch ve Richmond evrenin bir bütün olarak yani tek bir varlık olarak ele alınması gerektiğini düşünmektedir. Bunun için bireylerin enerji, ruh, kariyer, çevre, yaşam rolü ve diğer insanların birliğe ulaşabileceğini belirtiyor. Yani sistemin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini dile getiriyor. Bunun aksinde birlik oluşmadığı zaman oluşacak problem ve aksaklıkların karar verme süreçlerine etki edeceğini belirtmektedirler. Danışmanlık süreçlerinde bu birliğin sağlanması için gerekli roller üstlenilmeli. Bireylerin hayatlarında birliğin oluşmasını engelleyen tema veya maddeler belirlenerek danışmanlık sürecinde bu konular ele alınmalıdır.

Bloch ve Richmond’un belirtikleri bu 7 tema bireylerin iş doyumuna ve memnuniyet duygularına nasıl ulaşabilecekleri ile ilgili manevi(ruhsal) bir rehberlik sağlamaktadır. Bu 7 tema danışmanların danışanların kariyer ve yaşamlarına nasıl müdahalelerde bulunduklarını tespit etme ve inceleme yollarıdır. Bu 7 tema üzerinden danışanlardaki değişim ve gelişim daha kolay şekilde takip edilebilir.

Kariyer Danışmanı Recep Turan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Miller-Tiedeman’ın Yaşam Boyu Kariyer Teorisi ve Karar Verme Süreçleri

Kariyer Danışmanlığı ve Etik

Aile İçi İletişimde 10 Altın Kural