Çocuk Yetiştirirken Bunları Yapmayın!

Her geçen gün ailelerin çocuklarından istek ve beklentileri hızla artıyor. Çocuklarını yetiştirirken onların iyi ve başarılı birer birey olmalarını arzu ediyor ve bunun içinde ellerinden geleni maddi ve manevi olarak ortaya koyuyorlar. İmkânları dâhilinde en iyi okula gönderiyor, en iyi eğitimi almalarını sağlıyor ve belli standartlardaki tüm hizmetleri önlerine seriyorlar. Peki, bu durum gerçekten doğru mu?
Günümüz toplumunda hızla artan mükemmel ebeveynler çocuklarının başarılı ve hayal ettikleri gibi olması adına yukarıda sağdığımız şartların hepsini çocuklarına sunuyorlar. Sonucunda da kısmen haklı olarak çocuklarının kendine güvenli, başarılı, sağlıklı, kendi ayaklarının üzerinde duran bireyler olmasını amaçlıyorlar. Tüm bu iyi niyetli çabalarına rağmen zaman zaman hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Bir anda çocuklarında tüm çabalarının boşa gittiğini düşündürecek davranış, duygu ve düşüncelerin olduğunu fark ediyorlar. Sonrasında da “Acaba nerede hata yaptım?” düşüncesiyle daha radikal kararlar alıyor ve çocuklarını hayallerindeki bireylere dönüştürmeye çalışıyorlar. Burada yapılan bazı hataları incelemeye ne dersiniz?
Sürekli üstüne titremeyin
Toplum olarak çocuklarımızı hayatları boyunca korumak ve güvende olmalarını sağlamak istiyoruz. Bunun için sürekli didiniyoruz. Daha çocuk dünyaya gelmeden başlıyor bu süreç. Hamile kadınlara karşı genellikle eş ve aileler tarafından aşırı bir ilgi ve koruma iç güdüşü geliştiriliyor. Doğumdan sonrada bu durum çocuğa aktarılıyor. “Dur sen giyemezsin, ben giydireyim elbiseni.” “Kızım çocuğun yemeğini yedirsene.” “Hayır, sen ıspanağı çok seviyorsun.” “Bitecek o tabak!” Gibi pek çok cümle ile onlar adına karar alır ve onları korumaya çalışırız. Bunun sonucunda da kendini koruma ve ifade etme becerileri gelişmemiş, kendi kararlarını almayan ve çok temel ihtiyaçlarını dahi (temizlik, yemek vb.) başkalarının karşıladığı bireyler oluşmakta.
Çözümde aslında çok basit ve kolay bir yöntem; “sana güveniyoruz ama etrafa güvenmiyoruz”, “yabancılar tehlikelidir” gibi cümleler bir kenara bırakarak, çocuklarımıza yaşamlarındaki tehlikeler ve görevleri ile ilgili rehberlik yapmalı ve çocuklarımızın gerçekten ihtiyacı olan tecrübe ve beceriyi onlara kazandırmalıyız.
Çocuğunuz sizin arkadaşınız değil
Yukarıda bahsettiğimiz gibi baskı kurmamalıyız. Bu konunun diğer yanında ise çocuklarımızı tamamen özgür bırakalım veya onlara bir arkadaşları gibi yaklaşalım sonucu çıkarılabilmekte. Bu durumda ilki kadar tehlikeli sonuçlar oluşturmaktadır. Aile içindeki rollerin belirgin olması ve bu rollerin uygun şekilde belirtilmesi gerekiyordur. Yani anne kızına bir arkadaş gibi değil bir anne gibi davranmalı ve kızının hayat yolculuğunda rehberi olmalıdır. Unutmayın çocukların birçok arkadaşları vardır ama sadece bir tane anne ve babası vardır. Bu yüzden çocuklar özgür olmak isteseler de anne-babanın rehberliğine ihtiyaç duyar. Yani gelişim aşamasında tüm çocuklar kendilerine kuralları öğretecek, hatırlatacak, bu kuralların uygulanmasını takip edecek, yanlışlarında ve hatalarında onlara yol gösterecek kişilere ihtiyaç duyarlar. Bu kişilerde sadece anne ve baba olabilir.
Kıyaslamayın
Toplumumuzun en büyük yanlışlarından birisi “KIYASLAMAK”. Çocukların motivasyonlarını artırmak ve onları geleceğe hazırlamak için hemen hemen herkes birilerini örnek gösterir veya çocuklarını başkalarıyla kıyaslarlar. Bu durum zamanla çocuklarda değersizlik ve aşağılanma duygusunu körükler. Bunun önüne geçmek için çocuğunuza verdiğiniz değeri gösterin. Onu dinleyin ve onunla beraber sorunları çözmeye çalışın. Siz rehberlik yapın ve bırakın o kendi kararlarını versin.
Hayır demeyi bilin
‘Benim onun yaşında hiçbir şeyim yoktu, onun her şeyi olmalı’ “Ben istediğim gibi yaşamadım ama çocuklarım istedikleri gibi yaşayacak.” gibi cümleler günümüzde en sık rastlanan anne-baba tutumları arasındadır. Çocukları için inanılmaz derece fedakarlık yapan ebeveynler bu sayede çocuğunun daha fazla başarılı olmasını, daha mutlu olmasını ve kendilerini daha çok sevmesini bekliyor.  Oysa hiç farkında olmadan doyumsuz ve çaba sarf etmeden her şeyi elde eden nesiller yetiştiriyorlar. Bu çocuklar zamanla sürekli birilerinden bir şeyler bekleyen ve problem çözme becerilerinden yoksun bireyler oluyorlar. Burada çocuğa hayır demeli, tasarrufun ve emeksiz kazancın olmayacağını öğretmeliyiz. Çocuklarımız paranın kıymetini bilmeli ve çalışmanın ne kadar önemli olduğunu daha küçük yaşlarda idrak etmelidir.
Kişiliğini değil davranışlarını eleştir
Yukarıda da değindiğimiz üzere çocuklarımıza rehberlik yapmalı ve onların doğruları görmelerini sağlamalıyız. Ama bunu yaparken sorunlara takılı kalmamalıyız. Çocuklarımıza hatalarını gösterirken kişiliğini değil davranışlarını eleştirmeliyiz. Aksi durumda benlik duygusu ezilmiş ve kendine güvenmeyen bireyler oluşmasına neden oluruz.
Davranışlarınız tutarlı olsun
Çocuklarınızda güven duygusunun oluşması için tutarsız davranışlar sergilemeyin. Aile içerisinde anne ve babaların oluşturacakları yazılı veya sözlü kurallar listesi oluşturulmalı ve bu kurallara özel durumlar dışında uyulmalıdır. Uyulmadığı özel durumlarda çocuklara olaylar izah edilmelidir. Sigara içme deyip çocuğun göreceği şekilde sigara içerseniz çocuğunuz sizi bir yalancı olarak görecek ve söylediklerinize inanmayacaktır. Bu durumun sürekli olması halinde diğer insanlara karşı da güvensizlik duygusu oluşacaktır.
Çocuklarınızı duygusal olarak yıpratmayın
Bazen de çocuklarımıza bir şeyleri yapmak için duygusal tehditlerde bulunabiliyoruz. “Senin yüzünden bunlar oluyor.” “Senin yüzünden öleceğim bir gün.” “Annesiz/Babasız kaldığında anlarsın kıymetimi.” Gibi cümleler çocuklarda sürekli olarak suçluluk duygusunun artmasına sebep olur ve vicdani gelişimini fazlasıyla olumsuz olarak etkiler. Burada çocuklarımızı duygusal olarak tehdit etmeden olayların veya davranışlarının sonuçlarını açıklamalı ve onlara rehberlik etmeliyiz.
Çocuklarınız ağlayabilsin

Çocuklarınız hakkında sert ve keskin sınırlar koymayın. Onların hayatı öğrenmeleri için fırsatlar oluşturun ve/veya oluşan fırsatların önünü kesmeyin. “Erkek adam ağlamaz.” “Bana söz ver bundan sonra ağlamayacaksın.” Gibi çocukların duygularını bastıracakları eylemleri onlardan istemeyin. Çocuklarınızın duygularını dışa vurmasına fırsat verin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Miller-Tiedeman’ın Yaşam Boyu Kariyer Teorisi ve Karar Verme Süreçleri

Kariyer Danışmanlığı ve Etik

Aile İçi İletişimde 10 Altın Kural