Emeklilik Sonrası Kariyer Planlama
Birçok insan hayatı boyunca uzun ve yorucu
iş temposunda çalışmakta ve hayallerini emekliliğe bırakmadır. İş hayatı bitip
emeklilik başladığında ise bir kriz dönemi oluşmakta ve insanlar kendilerini
boşlukta hissetmektedirler. Yoğun iş temposunun getirdiği alışkanlıklar
bırakılmış ve çok daha durgun bir hayata geçiş yapılmıştır. Bu yeni hayatta
emekliler zor bir adaptasyon sürecinden geçiyor ve çevrelerindeki insanlar
tarafından tam olarak algılanmıyorlar. Bu durumda belli çatışmaları
kendiliğinden ortaya çıkarıyor. Bu çatışma ortamı çözülmezse emekli insanlar
hayattan yavaşça çekiliyor ve yılların getirdiği tecrübe ve deneyim bir anda
pasif hale geçiyor. Burada bir nevi tükenmişlik sendromu ortaya çıkıyor.
Yapılan literatür çalışmalarında da yurt
dışında bu konu üzerine bir çok çalışma görmek mümkündür. Nitekim Donald
SUPER’de yaşam evrelerini 5’e ayırıyor ve 65 yaş ve sonrasını “çekilme
dönemi” olarak nitelendirmektedir. Bu evrede bireylerin çalışma
tempolarının ve fiziksel aktivitelerinin düştüğünü, zihinsel potansiyellerinin
ve bilgilerinin ise arttığını belirtmiştir. Tabi ki bu durum genel bir
durumdur. Ayrıca Super bu dönemde yer alan bireylerin diğer 4 dönemin
özelliklerini de sergileyecekleri küçük ve orta ölçekli zamanlar olduğunu
belirtmektedir. Yani emeklilik yaşındaki insanlarında öğrenciler gibi yeni
şeyleri keşfetmek isteyebileceğini söylemektedir. Super ayrıca 60 yaşların
sonuna gelen insanların iş konusundaki değerlerinin değiştiğinden ve
önceliklerin işten, aile ve sosyal yaşama döndüğünden bahseder.
Kırsallarda yaşayan ve tarım sektöründe
çalışan bireylerde bir emeklilik durumu olmadığı için bir kriz durumu
oluşmamakta ve hayatları normal akısında devam etmektedir. Fakat günümüzde
kentlerde yaşayan insan sayısı artmakta ve bu durum sonucunda her yıl sayıları
hızla artan emekli insanlar topluluğu oluşmaktadır. Bu insanların emeklilik
sonrası girdikleri çatışma ortamları ve sonrasında gelen tükenmişlik hissini
engellemeli ve bu insanları tekrar hayata kazandırmalıyız. Yılların getirdiği
bilgi ve deneyimin bir anda ortadan kaybolmasını engellemeli ve bunların yeni
kuşaklara aktarımını saplayacak projeler geliştirmeliyiz. Çünkü yaşlılık dönemi
insanların zihinsel aktivitelerinin en yüksek, fiziksel aktivitelerin ise en
düşük olduğu dönemdir. Bu dönemdeki bireylerin zihinsel aktiviteleri ile genç
bireylerin fiziksel güçlerini bir araya getirebilirsek oluşacak sinerji ile bir
çok sorunu çok daha kolay ve hızlı bir şekilde ortadan kaldırabiliriz.
Peki, bu birlikteliği nasıl
sağlayabiliriz? Bunun için birçok proje oluşturulabilir. Örneğin günümüzde
yapılan birçok sosyal sorumluluk projesinde gönüllü olarak çalışan binlerce
genç var. Bu projelerde sektörde yıllarca çalışmış ve birçok olayı deneyimlemiş
yaşlılarımızı bir danışman veya akıl hocası olarak kullanabiliriz. Bu sayede
hem çözüme ve sonuca çok daha hızlı ulaşırız hem de yılların deneyim ve
tecrübelerini gençlerin tek başlarına keşfetmesinin önüne geçerek nesiller
arası bir bilgi aktarımı sağlamış oluruz. Bu konuda ülkemizin en güzel
örneklerinden birini TEMA Vakfı başkanı Hayrettin KARACA Bey oluşturmaktadır.
Kendisi yılların tecrübesi ve deneyimi ile Tema Vakfında birçok güzel proje
oluştururken etrafındaki genç nesilde bu projeleri birer birer hayata geçiriyor
ve ülkemize doğa konusunda çok ciddi katkılar sağlıyor.
Bu noktada yapılabilecek diğer bir önemli
adım ise yaşlı insanlarımıza düşünce kuruluşlarında verilecek görevlerdir.
Özellikle ileride kendilerini önemli noktalarda görmek isteyen ve bunun için
çabalayan gençlerle, hayatlarında bunu zaten başarmış ve iyi bir kariyere sahip
insanlar bir araya getirerek bir tecrübe transferi yapılabilir. Özel sektörde
çalışacak gençler emekli olmuş veya hala sektörde çalışmaya devam eden 50 yaş
üzerin insanlarla bir araya getirilerek sektörde yaşanılan zorluklar ve
bunların nasıl asılabileceği hem sözel hem de uygulamalı olarak gençlerimize
öğretilebilir. Bu sayede ilerde çok daha güçlü ve çok daha dinamik firmalarımız
oluşturulabilir ve ülkemizdeki sanayi gücü artırılabilir.
Günümüzde pek çok ünlü iş adamının bunun
için gayret gösterdiği ve bazı atılgan gençleri yanlarına alarak
yetiştirdiklerini gazete ve dergilerde okumaktayız. Bu durumun daha geniş
kitlelere ulaşması adına gerek eğitim ve öğretim merkezlerince gerek sektördeki
firmalarca gerekse sivil toplum kuruluşlarında değişik projeler ortaya
konulabilir. Aynı şekilde devlet kademelerinde kullanılacak ve ileride önemli
görevlere atanabilecek bireyler içinde bu sistem kullanılabilir. Nitekim bunu
tarihimizde hem lala-şehzade eğitimde hem de ahilik teşkilatı içerisindeki
usta-çırak ilişkisinde görmekteyiz.
Emeklilerimize yönelik üretilecek projeler tabi ki sadece gençlere tecrübe
aktarımı üzerine olmak zorunda değil. Günümüzde de kısmen uygulana şekli ile
yaşlılarımızın hobi alanları ve merak alanlarına yönelik uygulama ve atölye
çalışmaları da yapılmalıdır. Bu sayede ilerleyen yaşları ve düşen fiziksel
aktivitelerine rağmen engin tecrübe ve zihinsel aktiviteleri ile yeni ürünler
ortaya koymaları sağlanabilir. Günümüzde yapılan çalışmalar üretim ve yeni
ürünler ortaya koymaktan uzak durumdalar. Özellikle birçoğu belediyeler
tarafından yürütülen bu tarz programlarda çalışma ortamları çok kalabalık
ve/veya çalışma şartları elverişsiz olabiliyor. Bu durumun önüne geçebilmek
adına belediyeler gibi STK’ların ve diğer temsilcilerinde devreye girmesi
gerekmektedir. Bu sayede yıllarca emeklilikte yapmayı hayal ettikleri iş
ve/veya sanatlarla emeklilerimiz bir araya getirilmiş olacaktır. Bu durum hem
yaşlılarımızın hem de toplumumuzun huzur ve mutluluğunu artıracaktır. Unutmayalım
ki yaşlılarımızı hayata katabildiğimiz ölçüde geçmişteki hataları
tekrarlamayacak ve daha başarılı bir topluluk haline geleceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder