Bireysel Başarı ve Toplumsal Hedefler

Başarı kavramı günümüzde pek çok kişinin yaşamındaki ana hedefleri oluşturmaktadır. Özellikle günümüz şartlarında bütün bireyler mutlu olmak için başarılı olmaları gerektiğine inanmakta. Bu gerçekten doğru bir inanç mıdır? Yoksa günümüzde insanlara öğretilen bir varsayım mıdır? Bu konu çokça tartışılıyor ama biz yazımızda bu konu dışında farklı bir noktaya temas etmek istiyoruz. Başarı tam olarak nedir ve bizler başarılı olmak için neler yapmalıyız? Başarılı biri olmak için diğer insanların bizler için belirlediği hedeflere mi ulaşmalıyız? Yoksa kendi hedeflerimizi belirleyip onlarla mı hayatımıza yön vermeliyiz?
Genellikle toplumumuzun çoğunluğu ikinci sıkkın doğru olduğunu söyler ama ilk şık olan diğer bireylerin mutluluk için olmazsa olmaz dedikleri hedefleri başarmaya çalışır. Örneğin pek çok kişi üniversite sınavından sonra yapacakları tercihlerde kendi iç dünyalarındaki potansiyellerinden ziyade çevrenin onlara aşıladığı çalışma şartlarının rahatlığı, sağladığı sosyal statüsü ve ekonomik getirisinin yüksekliğine göre mesleklere yönelmektedir. Son yılların LYS ve YGS sınavlarında derece yapan ya da iyi puan alan öğrencilerini bir düşünün. Bu öğrencilerin hiçbirinin mi müziğe, resme veya spora yetenekleri yoktu ve bu yüzden bu alanları tercih etmediler? Ya da tamamının yetenekleri ve ilgileri doktorluk, mühendislik veya avukatlık gibi alanlar için daha mı uygundu? Burada tabi ki öğrencilerimiz veya başkalarını yaptıkları tercihler dolayısı ile suçlamıyorum. Sadece durumun daha net anlaşılmasını istiyorum. Peki, sizce bizim iç dünyamızda belirlemediğimiz ve başkalarının uzun yıllarda bize öğrettiği bu hedeflere ulaştığımızda başarılı olur muyuz?
Başarının pek çok tanımı bulunmaktadır. Hatta herkes için kendine özgü bir tanımı vardır diyebiliriz. Bu tanımların bizi gerçekten başarıya ulaştırması için kendimizi tanımalı ve iç dünyamızın sesine kulak kabartmalıyız. Çünkü başarı diğer insanların koyduğu hedeflere ulaşmak değil bizim bireysel ihtiyaç ve hedeflerimizi gerçekleştirmemizle mümkün olacaktır. Aksi durumda diğer insanların başarı olarak nitelendirdiği ama kendi içinde eksikliklerle ve boşluklarla dolu biri olur çıkarız.
Başarı için neler yapmalıyız diye düşünerek yapılacakların bir listesini çıkarmaya çalışsak belki sayfalarca sürecek bir liste yapmamız gerekir. Çünkü dinlediğimiz her başarı hikâyesinde farklı bir özellik diğerlerine göre daha ön planda olmakta. Kimileri sabrıyla başarıyı yakalarken kimileri de inatçılığı ile başarıya ulaşabilmektedir. Tabi ki başarı için genelde tek bir özellik yetmiyor diğer birçok özellikte bireyin başarıya ulaşmasında etkili oluyor. Peki, başarılı olmak için ne yapmamız gerekiyor? Bu sorunun cevabı artık herkesin söylediği gibi kendi iç dünyamızda yer almakta. Başarıyı yakalamış insanların hayatlarına göz attığımızda bunu rahatlıkla görmekteyiz.
Yukarıda da belirtmeye çalıştığımız üzere insanın kendi iç dünyasında yer alan potansiyelleri ve olası eksiklikleri görmesi başarıya gidişteki en önemli adımı oluşturmakta. Bu sayede insan kendisine çizilen sınırların dışına çıkarak daha önceden hiç fark etmediği ya da hiç kullanmadığı özelliklerini geliştirerek çok farklı başarılara da imza atabilir. Yıllarca İngiltere’de eğitim alıp sonra ülkesine dönem Gandhi’yi düşünürsek ne demek istediğimi daha iyi anlayabiliriz. Ya da bizim kültür mirasımızın en önemli temsilcilerinden Hz. Mevlana, Yunus Emre, Necip Fazıl Kısakürek gibi pek çok ismin hayat hikayeleri de bu durumu doğrular özelliklerdedir. Bu isimlerden pek çoğu dünya hayatlarında iyi para kazanacakları ya da yaşadıkları toplumdaki insanların belirlediği hedefler için çabalamadılar. Kendi iç dünyalarında yer alan potansiyelleri kullanarak farklı alanlarda ölümsüz eserler bıraktılar.
Bu durumu göz önünde bulundurarak çocuklarımızın ve gelecek nesillerimizin daha başarılı bireyler olmaları ve gerilerinde yaşanılabilir bir dünya bırakmaları için onların potansiyellerini ve iç motivasyonlarını önceden belirleyip hayatlarını ve eğitimlerini bu doğrultuda şekillendirmek çok daha doğru olacaktır.
Psikolojik Danışman Recep TURAN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Miller-Tiedeman’ın Yaşam Boyu Kariyer Teorisi ve Karar Verme Süreçleri

Kariyer Danışmanlığı ve Etik

Aile İçi İletişimde 10 Altın Kural