Havva’nın Üç Kızı
İnanca,
inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir
yolculuk...
Ben
ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla
kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. Öyleyse ben
neredeyim? Ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dâhil olmak
isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba? Bir
üçüncü yol mesela? Kim bilir?
Şirin,
Mona ve Peri… Günahkâr, İnanan ve Şaşkın. Münkir, Mümin ve Mütereddit…
Böylesine farklı üç genç kadın nasıl bir araya gelebilir? Arkadaş olabilirler
mi sahi? Hatta kız kardeş? Tanrı, bilim, kimlik, aidiyet, Doğu-Batı
tartışmalarının tam ortasında hiç kimselere benzemeyen, karizmatik bir
adam, sarsıcı bir skandal ve sıra dışı bir aşk... Yarım kalan...
Seneler sonra yeniden canlanan… Elif Şafak büyüleyici dili ve sağlam olay
örgüsüyle inanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş
döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. Havva’nın Üç
Kızı Türkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasında gidip gelen güncel bir
hikâye anlatıyor. Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından
birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen,
kolay kolay unutamayacağınız bir roman.
Yazar: Elif Şafak
Yayın Evi: Doğan
Kitapçılık
Yayın Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 424
Kitap Yorumu:
Kitabın başkarakteri Peri hayatının pek çok noktasında kritik karar vermekte
zorlanan ve bu anlarda genellikle hiçbir tepki veremediği için sürekli kendini
suçlamaktadır. Kızıyla beraber davete giderken aracından çalınan çantasının
peşine düşmesiyle başlayan hikâyede zaman içerisinde yolculuğa çıkıyoruz.
Peri’nin çocukluğundan bugün ki ailesine uzanan zaman yolculuğunda cinsiyetten,
politikaya pek çok soruya cevap aranmaktadır. Ancak ana konu ise hikâyenin
başından sonuna kadar aynıdır; “Tanrı”. Ve bu konuda aynı inanç sisteminden
gelen ve tamamen farklı hayatlar yaşayan üç kız arkadaş Peri, Şirin ve Mona’nın
Oxford’da yaşadıkları yıllarda paylaştıkları hayatla mercek altına alınıyor.
Kitap insanların inanç ve Tanrı algılarını sorgulatırken, Türk toplumunun son
60 yıla yayılan değişim hikâyesini de gözler önüne sermektedir.
Alıntılar;
“Sadece sizin gibi
düşünen/konuşan insanları okuyorsanız, okumuyorsunuz demektir.”
“Bazı insanlar dünyayı
değiştirmek istiyor, bazıları eşlerini ya da arkadaşlarını. Kendini değiştirmek
isteyense çok az.”
“Tanrı algısını kendi
çıkarları için kullanan insan kadar tehlikelisi yok bu dünyada.”
“İki tür erkek vardır: kırıp
dökenler ve tamir edenler. Birinci gruptakilere sırılsıklam abayı yakar, âşık
oluruz ama ikinci gruptakilerle evlenir, yuva kurarız.”
“Lâkin adalet, karmaşık bir
kelimedir. Kime göre adalet, neye göre? Dünya tarihinin en katı bağnazları,
fanatikleri, kendi kafalarındaki ‘adalet’ uğruna en ağır adaletsizlikleri
işlemişlerdir.”
“Sorular yanıtlardan daha önemli, merak etmek emin olmaktan
üstündü.”
Yorumlar
Yorum Gönder